9 Temmuz 2008 Çarşamba

İşin Bitince Beni Sever misin Anne?

Kapıdan içeri girer girmez neşeyle bağırdı: "Anne biliyor musun bugün yuvada NE oldu? "

"Görmüyor musun? Telefonla konuşuyorum.

Hiç kimsenin sevdiği şey birbirine benzemiyordu. Annesi telefonu, babası arabayı seviyordu. Her şey erteleniyordu telefon ve araba söz konusu olduğunda. Bir de eve misafir gelecek oldu mu kendisine hiç yer kalmıyordu.Nerelere gitsindi? Annesi kapattı telefonu. Mutfaktan tencere kaşık sesleri geliyordu. Koşarak yanına gitti.

"Sana yardım edeyim MI? " dedi en sevimli halini takınarak. Annesi manalı manalı baktı.Hayırdır. Bir yaramazlık filan. Bak bir de seninle uğraşmayayım. Çok yorgunum zaten.Yorgunluk nasıl bir şeydi. Bazen elinde oyuncağıyla uykuya daldığında anneannesi oyuncağı yavaşça elinden alır; "Nasıl yorulmuş yavrucak. Uykunun gül kokulu kolları sarsın seni diyerek alnına bir öpücük konduruverirdi. Yorgunluk gül kokulu bir uykuya dalmaksa eğer, NE diye annesi kendisiyle böyle kızgın kızgın konuşuyordu.Anneciğim yorulduğun zaman gül kokulu uykulara dalarsın. Anneannem öyle söylüyor.Uykuya dalayım DA gül kokuları kusur kalsın. Yorgunluktan ölüyorum.Bu kelimeden nefret ediyordu. Yorgunum. Yorgun olduğumdan. Böyle yorgun yorgunken...Anneciğim sen yorulma diye...Yemekte konuşuruz çocuğum. Bankada işler yetişmedi. Baban gelene kadar bunları bitirmem lazım. Hadi sen oyna biraz.Hani siz yoruluyorsunuz ya...

Eeee....Ben de oynamaktan yoruluyorum.Ne yapayım? Bilmem...Yapılmaması gerekenleri biliyordu DA büyükler, yapılması gerekenleri hiç bilmiyorlardı. Işıklar söndü birden. Annesi öfkeyle söylenmeye başladı.MumDA yok diye diye karıştırdı dolapları el yordamı. Çocuk sırtüstü yatıp,anneannesinin köyünü düşündü. Gaz lambasının ışığında deli tavşan masalını anlatışını. Deli tavşanın duvardaki görüntüsünü getirdi gözlerinin önüne.Anneannesi gibi iki ellerini birleştirip işaret parmaklarını yukarı kaldırarak tavşan kafası yaptı. "bak deli tavşan" diyerek parmaklarını>oynattı. Yoldan geçen arabaların farları duvardaki tavşana yol açtı. Tavşan>alabildiğine hür dolaştı sağda solda. Otlarla kuşlarla konuştu. Sonra>yorgun düştü. Duvardaki görüntü o minik avuçların açılmasıyla kayboldu.>Kolu yavaşça kanepeden aşağı sarktı.>Neden sonra ışıklar geldi. Kadın çocuğun hiç konuşmadığını akıl etti>birden. Kanepeye koştu. Küçücük dizlerini karnına doğru çekerek uykuya>dalmıştı. Masanın üstündeki dosyalara baktı iğrenerek. Dindirilmez bir>pişmanlık doldurdu içini. Uyandırmaktan korka korka küçük alnına bir öpücük>kondurdu. Çocuk sanki bu öpücüğü bekliyormuşçasına...>"İşin bitince beni sever misin Anne?" dedi.>Kadin, sevilmek için randevu Alan çocuğuna bakarak sabaha kadar ağladı.

3 yorum:

Craft Woman dedi ki...

ya süper bir hikayeydi bu eskiden okumuştum yine fena oldum ama :(

KEO dedi ki...

Merhaba Pınar, bloğuma bıraktığın yorum sayesinde senin bloglarını da tanımış oldum.Ne kadar etkileyici bir hikaye böyle! Birçok anne-çocuğun bunu yaşadığını düşündüm ve boğazım düğümlendi..Onların minicik temiz kalplerini ne olursa olsun kırmamalıyız...

PIN@R dedi ki...

ewtkesinlikle bende öyle hissetmiştim.tekrar tekrar yayınlanabilecek bir hikaye bu :(